PRP ve Rejeneratif Tedavi
PRP terimi, (Platelet Rich Plasma) sözcüğünün baş harflerinden oluşmaktadır, pıhtılaşma hücreleri olan “Trombositten Zengin Plasma” olarak da adlandırılabilir.
1980’li yıllardan beri kullanılan bu tedavi yöntemi, son yıllarda kök hücre ile tedavi yöntemlerinin gündeme gelmesiyle bilinirliği artmıştır. Şu ana kadar etkinliğiyle ilgili 9.000’e yakın bilimsel çalışma bulunmaktadır.
Trombosit hücrelerimizde 500’den fazla büyüme hormonu bulunmaktadır. Özellikle kendini onaramayan, kanlanması olmayan veya bozulmuş dokuların tedavisinde etkili olmaktadır.
Hastanın kolundan alınan kendi kanı çeşitli kitler ve santrifuj cihazlarıyla işlemden geçirildikten sonra kullanıma hazır halde tedavi edilmek istenen bölgeye uygulanır.
Uygulanacak bölge sayısına ve yönteme göre değişmekle birlikte, tek bir bölge için 10-20 ml (1-2 tüp) kan alınır.
Etkinliği açısından da bugüne kadar binlerce bilimsel çalışma ile etkinliği gösterilmiştir. Kişinin kendi kanı olduğu için dışarıdan alınan diğer ilaçlar ve sıvılara göre herhangi alerjik bir reaksiyon veya yan etki beklenmemektedir.
HANGİ HASTALIKLARDA KULLANILABİLİR?
- Eklem Kireçlemeleri
- Kas Yırtıkları Ve Zedelenmeleri
- Menisküs Yırtıkları
- Ön-Arka Çapraz Bağ Zedelenmeleri
- Epikondilitler (Tenişçi Ve Golfçü Dirsekleri)
- Ligaman Zedelenmeleri
- Topuk Dikeni Ve Diğer Entezitler
- Plantar Fasiit
- Erken Dönem Avasküler Nekrozlar
Kök Hücre
Kök hücreler, tüm yaşam boyunca bedenimizde bulunan ve tüm hücre tiplerine dönüşebilen kaynak hücrelerdir. Kök hücreleri özel yapan farklılaşma, kendilerine has yeteneklerinin olmasıdır. Farklılaşarak vücudun ihtiyacı olan hücrelere dönüşebilirler.
Kök hücreler, kök formunda belli yuvalarda beklerler ve hasar halinde ortaya çıkan yıkım ürünleri ile uyanarak kas, kemik, kıkırdak, beyin, sinir dokusu, kan ve diğer birçok hücre tipine dönüşebilirler.
Yara iyileşmesinde, hastalığın tahrip ettiği doku onarımlarında, iltihabın baskılanmasında, yeni hücre ihtiyaç durumlarında harekete geçerler.
Uzun yıllardır biliyoruz ki, tüm yaşamımız boyunca kök hücreler kanımızda dolaşmaktadır. Heyecan verici olan; yetişkin kök hücreler kullanılarak, oldukça başarılı ve etkin tedaviler mümkün görünüyor.
Bu hücreler, kemik iliğinden köken alıyor fakat ilginç olarak cildimizin altında yağ tabakasında da oldukça fazla miktarlarda depolanmış durumdalar.
Yağ dokuda depo halde bulunanlara “adipoz kök hücre” denir. Yağ dokuda fazla sayıda olmalarının yanı sıra oldukça yüksek potansiyele sahiptirler.
Diğer önemli avantajları kolayca yağ dokudan alınabilmeleridir. Günümüzde geçmişe kıyasla minimal girişimsel yöntemlerle kolayca elde etmek mümkündür.
Tedavide kullanıldıkları veya çalışmaları devam eden bazı rahatsızlıklar:
- Diz, kalça, omuz, bilek gibi eklem kireçlemeleri, ağrıları
- Bel, boyun ağrıları
- Romatizma
- Otoimmün hastalıklar
- Avasküler nekroz, osteoekrozlar
- Nöropatiler
- Refleks Sempatik Distrofi (RSD)
- Travmatik beyin yaralanmaları
- Fibromiyalji
KÖK HÜCRELER BİRBİRİNDEN FARKLI MIDIR?
Kemik iliği ve yağ doku kaynaklı kök hücreler en sık kullanılanlardır. Bunun yanı sıra sinoviyum, kordon, plasenta, amniyon kaynaklı kök hücreler kullanılabilir.
Amaç hepsinde mezenkimal denilen kök hücre sınıfıdır çünkü yukarıda saydığım rahatsızlıklarda kullanılan kök hücre tipi mezenkimal kök hücrelerdir.
A-Kemik iliği kök hücreleri leğen kemiğinden örnek alınarak uygulanır. İki farklı yöntem vardır.
1. Kemik iliği örneği 20-60 ml kadar alınır. Daha sonra 4-6 hafta kadar laboratuvar ortamında çoğaltıldıktan sonra uygulanır.
2. 100 ml kemik iliği alınarak santrifüj işlemlerinden geçirildikten sonra aynı gün uygulanır.
B-Adipoz Kaynaklı Kök hücreler
1. Yağ dokusu örneği; ufak tırnak büyüklüğü kadar bir yağ dokusu örneği alınarak içerisindeki kök hücreler çoğaltılabilir. 4-6 hafta bekleme süresi gerekir.
2. Minimal girişimsel dediğimiz mini liposuction ile karın veya basenlerden uygulanmak istenen rahatsızlığa göre 50-200ml yağ dokusu alınır. Aynı gün kök hücreler laboratuvar ortamında ayıklanarak 1-3 saat içinde uygulanır.